top of page

Küba Tarihine Bakış

Sevgili Küba'lı dostumuz Fidel Tapanes'ten alıntıdır...

Değerli misafirlerim,


Kendim çevirdiğim Küba tarihi notlarımla, ülkemin acı tarihini ve kahramanlarının hikayelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunu basit Türkçemle yazarken bu tarihi gözümde canlandırdım ve itiraf etmeliyim ki gururdan, üzüntüden ve iktidar mücadelelerinden o kadar üzüldüm ki zaman zaman gözlerim yaşardı. Tıpkı Çanakkale savaşını okuduğumdaki gibi. Öte yandan her ne kadar kendimi çok zorlamış olsam da, Türk olmadığımdan, Türkçe dilimdeki muhtemel hatalarım için şimdiden beni bağışlamanızı rica ediyorum.


I. Dönem: Küba'nın keşfi, kızıl derilerinin sömürge edilmesi, kolonyal dönemi ve ekonomi gelişimi.

Değerlendirmiş olduğu haritalar arasında, Piri Reis'in haritalarına da bakarak esinlenen, İtalya doğumlu denizci Kristof Kolomb, adanın doğusunda, sonradan Baracoa olarak adlandırılacak olan bir kasabaya yakın, ülkenin kuzey sahillerinde, 27 Ekim 1492 tarihinde ayak basmış. Sahile indiğinde Kolomb Küba için "İnsanoğlunun gözünün gördüğü en güzel yerdir” dedi. Kolomb'un ilk gemilerini gören Kızılderililer hemen plajdan uzaklaşarak ormana girdiler. Kolomb peşlerinde 2 asker gönderdi. Askerler döndüklerinde bu yerlilerin bir kasabasının nasıl olduğunu anlattılar. Gördükleri kasaba boş idi. Kızılderililer, sanki başlarına geleceğini biliyor gibi idiler.


Ancak İspanyol sömürgeciler Küba ile yıllar sonra ilgilenmeye başlamışlar. Önce La İspanyola dedikleri, bugün Dominik Cumhuriyeti ve Haiti'yi barındıran ada ve Puerto Riko'nun tüm altın zenginliklerini aldıklarında, Küba'ya yönelmişler. Bu adalarda İspanyollar, yerlilerin topraklarına güçle el koydular ve yerlileri altının arayışında kullanmışlar. Bu adalarda ve Latin Amerika'da, İspanyolların sömürdükleri tüm yerli toplumları, köle gibi çalıştırmışlar. Yerliler, alışık olmadıkları uzun mesailer, kötü çalışma koşullar, açlık, yorgunluk ve İspanyolların beraberinde getirdikleri çiçek hastalığı gibi, hastalıklara yenilenerek, 100 yıl içinde, özellikle Küba'dan, tamamıyla ortadan kalkmışlardı O kadar ki bugün Küba'da I tane dahi Kızılderili yoktur. Onlardan sadece genetik yapımızın Yüzde altısı kalmıştır. Latin Amerikanın diğer bölgelerinde. özellikle Meksika, Brezilya, Venezuela gibi büyük ülkelerde, kızıl derilerin kabilelerini veya soylarını hala görmek mümkündür fakat Küba için bu geçerli değildir.


Dominik Cumhuriyeti sömüren kanlı İspanyol komutanlardan biri olan Diego Velazquez, Küba'yı sömürmekle görevlendirilmişti. Velazquez ve ordusu, 1509 yılında adayı doğusundan hükmetmeye başlamış. Ateşli silahlar, zırhları, çelik kılıçları, okları ve o zamana kadar adada görülmemiş, atlarına karşı yerliler fazla bir mücadele verememişlerdi. İspanyollar, kasabalara girerek, ayaklanan kızıl derileri öldürüyorlardı ve sağ kalanları köle olarak sömürüyorlarmış. Bunu yaparken, Tanrı adına, yerlilere Hıristiyanlık eğiti vermeye gelmiş olduklarını savunuyorlarmış. Bu prensip ise insanlık ve tanrı sevgisine aykırıdır. İspanyolların bu davranışlarına itiraz eden ve şiddetle kınayan, Papaz Fray Bartolome de Las Casas, ilk kahramanlarımızdan biri imiş. Papaz Bartolome, İspanya krallığı tarafından, yerlilerle bir diyalog kurmak ve bunlara Tanrı adına Hıristiyanlık eğitimi vermek için görevlendirilmişti. Bartolome, yeni dünyada yaşadığı tüm hayatı boyunca, İspanyolların zalimini kınadı ve yerliler hakkında aldığı notları sayesinde, adanın asıl halkın yaşamı hakkında bilgilendirilebilmişiz.


Kübalı Kızılderili kabilesi şefi Guama, bugün adım taşıyan ve Matanzas şehrinin güneyinde olan bölgede İspanyollara karşı ayaklanmış ve mücadele etmiş. Ta ki Matanzas şehri adını bölgede meydana gelen savaşlardan katledilen kızıl derilerden almıştır. Matanzas kelimesi çevrildiğinde katliamlar demektir.

Başka bir kahramanımız da Dominikli Kızılderili kabilesi Şefi Hatuey imiş. La İspanyola'da, İspanyolların yapmış oldukları zulme tanık olan Hatuey, Küba'da yaşayan yerlileri uyarmaya gelmiş. Hatuey, küçük bir grup oluşturarak, Diego Velazquez'e karşı aylar boyunca dağlarda mücadele etmiş. En son yakalanmış ve Papaz Bartolome de las Casas'ın anlattığına göre, bir direğe bağlanarak ateşle yakılmadan önce, Hatuey, kendisine yanaşan bir papazın yaptığı: "Cennete gitmek istiyorsanız, Hıristiyanlığı benimsemeniz gerekiyor” soruya, Hatuey, "Peki İspanyollar cennette olacak mı” diye sorarak cevap vermiş. Papaz ise, yanıt olarak evet deyince Hatuey, "Onlar cennete gidecekse ben cehenneme gitmeyi tercih ederim” demiş.

Kristof Kolomb bile İspanyolların bu zulme karşı koymuş ve ayaklanmış. Kolomb "Ben böyle bir zülüm için yeni bir kıtayı keşfetmedim demiş. Davranışı yüzünden Kolomb tutuklandı ve İspanya'ya tutuklu olarak gönderilmiş.

11 görüntüleme

Comentários


bottom of page