top of page

Huguenotlar

Huguenotlar, 16. ve 17. yüzyıllarda ilahiyatçı Jean Calvin'in öğretilerini izinden giden Fransız Protestanlardı. Kelimenin kökeni belirsiz, ancak 16. yüzyılda Fransa'daki Protestanlara, özellikle düşmanları tarafından verilen bir isimdi. Şiddete maruz kalan ve Fransız Katolik hükümeti tarafından zulüm gören Huguenotlar, 17. yüzyılın sonlarına doğru ülkeden kaçarak tüm Avrupa'da, Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Afrika'da Huguenot yerleşimleri kurdu.

Protestan Reformu'nun etkisi 16. yüzyılın başlarında tüm Avrupa'da hissedildi. En büyük kahramanları Alman Martin Luther ve Fransız Jean Calvin'di. Fransa'da Kalvinizm toplumun her kademesine nüfuz etti, özellikle de kasabalardaki okuryazar zanaatkarlar ve soylularda. 16. yüzyılda Reform hareketinin ardından entellektüel bir figür olan ilahiyatçı Jean Calvin, Protestanlığın önde gelen isimlerinden biri oldu. Calvin'in yaklaşımı eğitimli Fransızlara hitap ediyordu ve takipçileri arasında Katolik egemenliğindeki Fransa'nın en parlak ve en seçkin üyelerinin yanı sıra, toplumun önde gelen esnaf ve subayları da vardı. Kalvinizm önceleri kraliyet tarafından ciddiye alınmadı ve başlangıçta pek çok girişimleri tolere edildi.


Huguenot Kilisesi

Fransız Kalvinistler, Huguenot adını 1560 civarında kabul ettiler, ancak ilk Huguenot kilisesi beş yıl önce Paris'teki özel bir evde kurulmuştu. Huguenot isminin kökeni bilinmemekle birlikte, Almanca ve Flamanca ev ibadetlerini anlatan cümlelerin birleştirilmesinden kaynaklandığı düşünülmekte. 1562'de Fransa'da 2000'den fazla kiliseye sahip iki milyon Huguenot vardı.


Ocak 1562'de St. Germain Fermanı, Huguenot'ların sınırlı da olsa dinlerini uygulama hakkını tanımaktaydı. Huguenotların şehirlerin içinde ve de geceleri ibadet yapmalarına izin verilmiyordu, ayrıca olası bir isyan ihtimaline karşı silahlanmalarına da izin verilmiyordu.


1 Mart 1562'de, Fransa'nın Vassy kentinin surlarının dışındaki bir ahırda dini törenler düzenleyen 300 Huguenot, Guise Dükü Francis'in komutasındaki birlikler tarafından saldırıya uğradı. Vassy Katliamı adı verilen bu baskın sırasında 60'tan fazla Huguenot öldürüldü ve 100'den fazla kişi yaralandı. Dük Francis ise olaydan sonra kendisinin bir saldırı emri vermediğini, aslında birliklerine atılan taşlara misilleme yapıldığını iddia etti.


Fransız Din Savaşları

Vassy Katliamı, Fransız Din Savaşları olarak bilinen on yıllarca süren şiddeti ateşledi. Nisan 1562'de Protestanlar'ın Orleans'ın kontrolünü ele geçirmesiyle Sens ve Tours şehirlerinde Huguenot'lara yönelik katliamlar yaşandı. Toulouse'da çıkan bir isyan, çoğu Huguenot olmak üzere 3000 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Savaş, Guise Dükü Francis'in Orleans kuşatması sırasında bir Huguenot tarafından öldürülmesi ve ateşkesin imzalandığı 1563 Şubat'ına kadar devam etti.


Lakin dini şiddet çok geçmeden yeniden arttı. Yaşananların en kötüsü ise Aziz Bartholomew Günü Katliamı olarak bilinen, Kral IX.Charles'ın annesi kraliçe Catherine de Medici'nin emriyle Fransa'da 70.000'den fazla Huguenot'un öldürüldüğü vaka idi. 23 Ağustos 1572 gecesi başlayan ve kasabadan şehre yayılan üç günlük şiddet kasırgası esnasında, Katolik vatandaşların da milis gruplara katılarak Huguenot katliamına katılması olayın vahametini arttırdı. Aziz Bartholomew Günü Katliamı'ndan sonra 12 şehirde şiddet olayları ve cinayetler iki aylık bir süre boyunca devam etti ve Huguenot'ların Fransa'dan İngiltere, Almanya ve Hollanda'ya doğru ilk göç dalgasına yol açtı.


Nantes Fermanı

Aziz Bartholomew Günü Katliamı gibi şiddet olayları, sivillerin katli ve bitmek bilmeyen savaşlar, Nisan 1598'deki Nantes Fermanı'na kadar devam etti ve nihayetinde iç savaş sona ererken, Huguenots'a talep ettikleri sivil hakların da verildiği anlaşma olarak tarihe geçti.


Huguenotlar, Fransız krallığına karşı örgütlenmek, siyasi güç kazanmak, sadık güçler toplamak ve diğer ülkelerle bağımsız diplomatik ilişkiler kurmak için Nantes Fermanında elde etikleri özgürlüklerini kullandılar.


Kral XIV. Louis 1643'te Fransız tahtına çıkmasıyla, Huguenot'lara yönelik zulüm yeniden başladı. Olayların tansiyonu kralın askerlerinin Huguenot evlerini ele geçirmeye ve onları Katolikliğe dönmeye zorlamaya yönlendirdiği noktaya kadar yükseldi.


Fontainebleau Fermanı

1685'te XIV. Louis, St. Germain Fermanı'nın yerini alacak ve Protestanlığı yasadışı hale getirecek Fontainebleau Fermanı'nı yürürlüğe koydu. Yeni ferman daha fazla kanın dökülmesine ve bunu izleyen birkaç yıl içinde 200.000'den fazla Huguenot'un, diğer ülkelere gitmek için Fransa'dan kaçmasına yol açacaktı.


1686'da XIV. Louis, Huguenot'ların Fransa sınırının güneyinde, İtalya'nın Piedmont bölgesinde yerleşik "Valdo" ismiyle bilinen Protestan topluluklarına katılmak üzere güneye kaçmasını önlemeye karar verdi. Askerler Protestan köylerini tahrip etti, 12.000 Protestan kamplara toplandı ve çoğu açlıktan öldü. Hayatta kalanlar ise Almanya'ya gönderildi.


Huguenot Diasporası

Huguenotların ayrılışı Fransa için tam bir felaketti ve ulusun kültürel ve ekonomik açıdan çöküntü yaşattı. Toplu göç sonrası bazı Fransız şehirlerinde çalışan nüfusun yarısını kaybedilmişti.


Huguenot'lar özellikle tekstil endüstrisinde üretkendi ve birçok alanda güvenilir işçiler olarak tanınırlardı. Aynı zamanda okuma ve yazma becerisine sahip eğitimli bir gruptu. Birçok ülke onları memnuniyetle karşıladı ve kabul etti, hatta onların gelişlerinden de ciddi fayda sağladığına inanılıyor.


Kaçan Huguenot'lardan bazıları önce Cenevre'ye gittiler, ancak şehir bu kadar çok insanın barınması için uygun değildi. Burada sadece saat yapımı mesleğininde çalışan bir kısım Huguenot kalıcı olabildi.


Almanya'nın Otuz Yıl Savaşından aldığı yaraları sarmaya çalışan bölgeler Huguenot'ları büyük bir memnuniyetle karşıladı. Örneğin Brandenburg eyaleti, Huguenot'ların bağrına basarken, yaklaşık 4000 Huguenot Berlin'e yerleşti. Bir teze göre ilerleyen dönemde burayı büyük bir şehre dönüştüren kıvılcımı yarattıklarına inanılır.


En önemli nüfus Hollanda'ya gitti ve en çok Huguenot göçünü Amsterdam şehri aldı. Elbette diğer şehirler de Huguenot'ları cezbetmeye hevesliydi. Yetenekli ve okur yazar olan bu işçilerin ekonomilerini canlandırmaya yardımcı olabileceğine inanarak onları kendilerine çekmek için birbirleriyle rekabet ettiler.


Fransız Kralı XIV. Louis'nin düşmanı İngilizler de Huguenotları sıcak bir ilgiyle karşıladılar. Öyle ki Huguenot nüfusunun yaklaşık beşte biri İngiltere'ye ve daha küçük bir kısmı da İrlanda'ya yerleşti. Huguenotların Britanya üzerinde büyük bir ekonomik etkisi oldu. İpek dokuma ticaretini yeniden canlandırdılar, Sheffield'da çatal bıçak yapımı gibi çeşitli imalat endüstrilerini başlattılar ve büyüyen işletmelere büyük yatırımlar yaptılar. Huguenot göçmenlerinin becerileri ve enerjileri, İngiltere'nin Avrupa'nın en büyük endüstriyel gücüne dönüşmesinde önemli bir rol oynadı. Birçok Huguenot silahlı kuvvetlere katıldı, hatta bazıları en yüksek subay pozisyonlarına yükseldi. Valonlar ve Huguenotlar, bankalara, kredilere ve hisse senetlerine dayalı kapitalist ekonomiye geçişte kilit rol oynadılar. Huguenotlar, İngiltere Merkez Bankası'nın kilit yatırımcılarıydı ve ilk başkanı Huguenot göçmenlerinden geliyordu. Aynı zamanda kapitalizmin büyümesinin de merkezindeydiler. Bankacılık sistemi ve "Ulusal Borç"un oluşturulması, hükümetin, Britanya İmparatorluğu'nun büyümesini ve köle gemileri ve plantasyon sistemi için Atlantik'i korumasını sağlayan savaşlara yönelik borç para bulabilmesi anlamına geliyordu. Birkaç jenerasyon boyunca, Huguenot'lar İngiliz toplumuna iyi entegre oldular. Hatta Londralıların yaklaşık dörtte birinin Huguenot soyuna sahip olduğu düşünülür.


1688'den 1689'a kadar bazı Huguenot'lar, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi'nin sponsorluğunda Güney Afrika'daki Ümit Burnu civarına yerleştiler. Teklif ilk olarak 1685'te yapılmıştı, ancak yalnızca bir avuç Huguenot ilgi göstermişti. Ancak Nantes Fermanı'ndan sonra, birkaç yüz kişi bu tekliften yararlanarak Güney Afrika'ya akın etti, Hollandalı Doğu Hindistan Şirketinden aldıkları tarım arazileri üzerinde şarap yapımı gibi becerilerini gösterme imkanı buldular.


17. yüzyıldaki kitle hareketinden önce bazı talihsiz göç hareketleri de yaşanmıştı. Örneğin 1555 yılında bazı Huguenot'lar Brezilya'daki Guanabara Körfezi'ndeki bir adaya göç etti, ancak daha sonra Portekiz birlikleri tarafından yakalanarak öldürüldüler.


1564'te bazı Huguenotlar, Florida'da şu anda Jacksonville olan bir bölgeye yerleşti, ancak buradaki İspanyol birlikleri tarafından katledildiler.


Huguenot'lar 1624'ten itibaren, New York ve New Jersey bölgesine toplu halde gelmeye başladılar. 1685'te başlayan ikinci bir göç hareketiyle Massachusetts, Pennsylvania, Virginia ve Güney Carolina'da Huguenot toplulukları ortaya çıktı.


Günümüzde Huguenotlar

1924 yılında ABD Darphanesi, Huguenotların Yeni Dünya'ya gelişinin 300. yıl dönümünü anısına gümüş madeni para olarak Huguenot-Valon yarım doları basmıştır.


Çoğunlukla Huguenot'lar, yerleştikleri her ülkenin ana akım kültürüne başarılı bir şekilde angaje oldular. İngiltere, Fransa, Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde, Huguenot kültürünün kalıntıları topluluğun küresel etkisini hatırlatan unsurlar olarak varlığını sürdürüyor.

645 görüntüleme

Comments


bottom of page