top of page

"Doğanın muhteşem zirvesi"


Japonya’daki en yüksek dağ olan Fuji Dağı’nın (3776.2) ismi ilk kez Japonya’nın bilinen en eski masalı (10.yy)Taketori Monogatari-竹取物語’de Fushi olarak geçmektedir. Kısaca bahsedeceğim bu hikayede ismi geçen imparator Mikado, yine hikayede ismi geçen ve dünyaya Ay’dan gelen prenses Kaguyahime’ye bir bakışta aşık olur. Fakat Ay’dan gelen ilahlar Kaguyahime’yi alıp götürürler. İmparator Mikado,Kaguyahime’nin Ay’a geri dönmeden önce bıraktığı mektupları ve ölümsüzlük iksirini cennete en yakın olduğu düşünülen dağın zirvesine çıkarak hemen oracıkta yakıverir. Böylelikle İmparator Kaguyahime’yle bağlantı kurabileceğine inanır.


İşte bu yüzden Fuji Dağı’nın ismi hikayeye göre (Ölümsüzlük) anlamına gelen Fushi’dir. (不死) ve sonradan Fuji ( 富士)olarak değişime uğrar. Aslında Fuji dağının isminin nereden geldiği konusu hakkında bir çok rivayet vardır. Ancak ben en bilinenlerden birini yazdım.

Ayrıca belirteyim Taketori Monogatari hikayesini bilmeden Fuji Dağı’nın Japon kültüründeki önemini anlamak pek mümkün değildir.


Henüz bu hikayeyi okumadıysanız size tavsiyem sadece masal olarak değil de mümkünse TaketoriMonogatari üzerine yazılmış tezleri ve incelemeleri okumanızdır. Yukarıda bahsettiğim hikaye Taketori Monogatari’nin sadece küçük ve yüzeysel bir bölümüdür. Çünkü yazının konusu olan Fuji Dağını bu hikayeye değinmeden yazmak olmazdı.


Bir de mitolojik hikayesi var tabii.. Japon mitolojisine göre dağların tanrısı Ōyamazumi no Kami’nin Konohanasakuyahime (9.foto)isminde dünyalar güzeli bir kızı vardır. Bir ğün bu prenses deniz kenarında büyük bir saray yaptırdıktan sonra üzerini bir güzel toprakla kaplar ve en son içine girip sarayı ateşe verir. Ateş hızla alevlenirken prenses üç erkek çocuk doğurur. Bu çocuklardan ilki ‘Hoderi no Mikoto’ ateş yanmaya başlar başlamaz, ikincisi ‘Hossei no Mikoto’ alevler yükselirken, en sonuncusu ise ‘Hoori no Mikoto’ ateş söndüğünde tek bir yanık ve yara izi olmadan sapasağlam doğarlar. Fakat çocuklarını doğurduktan hemen sonra ateşin sönmesiyle birlikte prenses ortadan kayboluverir.


İşte bu özetle yazdığım mitolojiye göre Fuji Dağı’nı meydana getiren tanrıça Konohanasakuyahime, herkes tarafından Kutsal Fuji Dağı'nın tanrıçası olarak bilinir. Mitolojisinden de anlaşıldığı gibi dağın ateş fışkırtarak patlaması doğurganlık anlamına geldiği için Fuji Dağı’nın dişi bir dağ olduğuna inanılır. Gerçekten de upuzun maviye çalan duman rengi bir ebise giymiş bir prenses gibi görünür gözümüze..


Konunun özüne dönersek, Japonya’yı Doğu ve Batı’ya ayıran Fuji Dağı'nın bugünkü şeklini alması yaklaşık 10.000 yıl öncesine dayanmaktadır. Yüzbinlerce yıl önce, ilk volkanik patlama şimdiki yerinde meydana gelmiş ve sonrasında tekrarlanan patlamalarla birlikte biriken volkanik kül ve lavlar, deniz seviyesinden 3.000 metrenin üzerine çıkarak yavaş yavaş dağ şeklini almaya başlamıştır. Yaklaşık 11.000 yıl önce de büyük ölçekli başka bir patlama meydana gelmiş ve dışarıya büyük miktarda lav akmıştır. Bu lavlar zaman geçtikçe soğuyup sertleştikten sonra zivenin ağız kısmı rüzgar ve yağmurun etkisiyle çökerek bugünkü şeklini aldığı düşünülmektedir.


Yani Fuji dağı defalarca volkanik patlamaların sonucunda pek çok sertleşmiş lav, tüf ve kül tabakasından oluşmuş, alt kısmı hafif dikdörtgen olup, yukarıya doğru daralan yüksek bir volkandır. (Stratovolkan) Yatsugatake ve Akagi Dağları da stratovolkan sınıfına girmelerine rağmen Fuji dağı kadar görkemli bir konik şekle sahip değildirler. Bu yüzden Fuji Dağı’nın zarif bir görüntüsü vardır.


Yaşı ve büyüklüğüne gelince... Jeolojik olarak, stratovolkanların birkaç yüz bin yıllık oluşma aşaması olup, yaklaşık 100 km³ hacme sahip olduğu söylenir. Fuji Dağı ise yaklaşık 100.000 yaşında bir dağ olmasına rağmen neredeyse 400 km³ bir hacme sahiptir. Bu yüzden emsallerinin içinde En büyüklerden biridir.


Bir de Fuji dağının tekrar patlama ihtimalin olup olmadığı konusu vardır ki bu çok tartışmalıdır. Şöyle ki; pek çok uzman, patlamanın zamanlama ve büyüklüğünü ölçemeseler de tekrar patlama olasılığının inkar edilemeyeceği görüşündedirler. Fuji Dağı yazılı tarihten bu yana on defadan fazla patlamıştır. Bu arada, en son patlama ( magnitude 8.6) 4Ekim 1707'deki Büyük Hoei Patlaması olup, o esnada gökyüzüne yükselen volkanik dumanın yerden binlerce metre yüksekliğe ulaştığı ve volkanik kül tabakasının Edo'ya (Tokyo) kadar biriktiği söylenir.


1657-1725 yılları arasında yaşamış yazar Hakuseki Arai -新井白石 "Oritaku Shibanoki” -「折りたく柴の記 」adlı kitabında bu olağanüstü durumu ayrıntılarıyla anlatmıştır. Bir de Fuji dağının büyük Hōei patlamasından tam 49 gün önce onbinlerce İnsanın hayatını kaybettiği ve japon tarihindeki en büyük deprem olan Hōei depremi (宝永地震 ) meydana gelmiştir. Shintō inancına göre tanrıların bir sıfatı oluğuna inanılan Fuji Dağı’na ilk tırmanış Yazılı metinlere göre MS 663'te isimsiz bir keşiş tarafından gerçekleşmiştir.


Bir de bilenler bilir Edo dönemi 1760-1849 yıllarında yaşamış olan ünlü Ukiyoe resim sanatçısı Katsushika Hokusai, bir çok ünlü eserinin yanı sıra 36 Fuji Dağı manzarası serisini de resmeden sanatçı ünvanını taşır. Bu serinin içinde en çok bilinenlerden biri ‘Aka Fuji’ yani ‘Kırmızı Fuji’ (10.foto) olandır. Haziran 2013'te Fuji Dağı’nın Dünya Kültür Mirası olarak tescil edilmesinin sebeplerinden bir de heybetli ve güzel görünümünden dolayı birçok kişiye sanat açısından ilham kaynağı olmasdır.


Aman ha Japonya’ya gidip de ucundan bucağından da olsa muhteşem Fuji Dağı’nı görmeden geri dönmeyin derim. Son olarak bunu da yazayım Fuji Dağı’nın Japoncası “Fujisan” 富士山 dır . İsminin yazıldığı üç Kanji karakterinin üçüncüsü yani en son hece olan ‘SAN’ (山) ‘Dağ’ anlamına gelir. İsimlerin sonuna gelen ‘hanım-bey’ anlamındaki ‘ SAN’ (さん)ile aynı değildir..



42 görüntüleme

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page